Sevgi ve aşk duyguları tümüyle beyinde gerçekleşir. Her ne kadar, sevgi ve kalp özdeşleştirilmiş olsa da bu işlevle ilgilenen beynimizdir. Karşı cinsten herhangi bir olumsuz davranış gördüğümüzde ‘Kalbim kırıldı’ deriz. Aslında kırılan kalp değil beyindir. Âşık olan kişilerin yemeden içmeden kesilir, uyku düzenleri bozulabilir, psikolojik bozukluklar kaçınılmaz olabilir.
Dr. Mehmet Yavuz
Nöroloji Uzmanı
Aşk Bir Hastalık Mı?
“Aşık olan kişi, yemeden içmeden kesilebilir, uyku düzeni bozulabilir hatta psikolojik bozukluklar yaşayabilir. Çünkü aşk bir saplantıdır, melankoli halidir. Kişi başka kimseyi düşünemez, gözü kimseyi görmez olur. Aşk mutluluğu yaşayan ya da aşk acısı çeken binlerce insan üzerinde yapılan araştırmalar; ya mutluluktan havalara uçmak ya da ölümüne keder tablosu arz etmektedir. Bazı araştırmacılar, beyinde depresyonla büyük ilişkisi olan serotonin hormonunun aşk acısı ve duygusu üzerinde de etkili olduğunu iddia etmektedirler. Bunlara göre serotonin hormonunun az salgılanması aşk acısını körüklemekte hatta dayanılmaz hale getirmektedir. Depresyonlu ya da depresyona eğilimli kişilerde aşk duyguları daha yoğun yaşanmakta ve ortada aşkın neden olduğu bir acı varsa, bu daha derin ve yoğun hissedilmektedir. Dolayısıyla âşık olanlarda, serotonin hormununun kan düzeyi, normal insanlara göre yüzde 40 daha düşüktür. Bu durum âşık olanların depresyona çok yatkın olduklarını göstermektedir. Hatta ‘aşk eşittir depresyon’ denilebilir. Bu nedenle aşktan dolayı üzüntü ve elem yaşayanlara antidepresan ilaçlar fayda verebilir. Ya da diğer bir ifade ile aşk acısı, beyinde serotonin salgısını arttıran ‘’manyetik stimülasyonla’’ (TMS) da tedavi edilebilir.
Aşkın Gözü Kördür
Aşkın Gözü Kördür
Tıp dilinde prefrontal korteks denen ve psikoloji dünyamızı kontrol eden bölge sol alın bölgesinin hemen arkasında yer alan bir bilardo topu büyüklüğünde bir alandır. Depresif hastalar da bu bölgenin çalışması bozulur. Bu bölgede kafatasına yapılan güçlü manyetik uyarımlar ile kontrolden çıkan bu bölgenin dengesi yeniden sağlanır. Aşk hali, prefrontal korteksin dengesini bozabilir. Sadece prefrontal korteksi mi? hayır aşk esnasında Amigdala’nın da düzeni bozulur. Beynin içinde derinlerde badem büyüklüğünde olan ve biri sağ diğeri sol beyin yarımküresinde olan amigdala korkuyu kontrol eder. Aşk esnasında çekinceye ve korkuya neden olan Amigdala’nın devreden çıkması kişinin her zamankinden daha fazla risk almasına neden olur. Belki de bu yüzden “Aşkın gözü kördür”.
Önceliği Kendinize Vermelisiniz…
Aşk nedeniyle günlük yaşamı bozulan, işine evine konsantre olamayan kişiler için çözüm arama zamanı gelmiştir. Bağımlılık merkezlerinde bu tarz kişilere uygun terapiler mevcuttur. Genellikle aşırı yoğun ya da tekrarlanan aşk acılarının ardından geçmişe dair korkular çıkar. Kişinin korkularını keşfetmek, o anı ve geleceği sağlıklı yaşaması için bir zorunluluk haline gelmiş olabilir. Bunun dışında aşk hastalığına tutulanlara yapılan terapinin en önemli kısmını, kişiye kendisi ile ilgilenme görevi verilmesi oluşturur. Kişinin takıntılı bir şekilde başka birini düşünmesinin önüne geçebilmek amacıyla dikkat dağıtılır ve bireyin hayatın merkezine tekrar kendini oturtması sağlanmaya çalışılır. Serotonin eksikliğinin daha çok üzüntüye yol açtığı da bilindiğine göre, ev ödevi olarak hobiler edinmesi, kendisine gün içinde vakit ayırması istenen kişi, önceliği spora vermelidir. Çünkü sağlık durumuna uygun olarak seçilen spor aktivitelerinin serotinini arttırdığı bilinmektedir. Bunun dışında, aşkı bir hastalık olarak ele almak istersek bugün modern bir yaklaşımla, kafa tasına yapılan güçlü manyetik uyarımlar (TMS) sayesinde, kontrolden çıkan bölgenin dengesini yeniden sağlanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşünceni Paylaş.Sorgulayalım.